Kayıtlar

Mart, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şanlı tarihime bir güve yeter

Resim
? - Bana kelimeler ver, sana kim olduğumu göstereyim. ? - Kelimeler... Kelimeler... Kelimeler... Yalnızlığımın bu denli yüzüme yüzüme çarpıldığını hissetmemiştim uzun süredir. Telaşla ikiliyorum: yüzüme yüzüme, içime içime, sıcak sıcak, aptal aptal... Deli bir salgının beni bir duvarla dünyadan ayırıp, kendi kozasını onarmakla sarhoş birkaç kişiyle sürekli yan yana durmaya zorladığı bir gün; soğuğun da hala iliklerime işlediği mart artığı günlerden birinde, uzandığım her seraba karşılık örümcek ağları yapışıyor elime. Bu yaşıma kadar hoş yapılar olduğunu varsaydığım her görüntü, içerimden kurumuş tezgah artığı, yüzüne bakılmayan kırıntılara dönüşmüş. Önce onları sonra beni işaret eden ellerimin tarihi yoksa şuracıkta gözümün önünde kaybolup gidiverecek mi? Onlar neredeler ve bu dokunduğum hayal kırıklığı nereden geliyor? Görüntüler, arzular, umutlar, gülen insan yüzleri; emek ve çile, kutsal ekmek ve kalem, tebeşirler ve doksan derecede yıkanmış ak çarşaflar; ebem kuşağını konuşa...

Bilir Kişilerden Tazyikli Tavsiyeler İsteriz

Resim
Sıcak sıcak duşlar almanın bu tecrit zamanlarında herkese iyi geleceğini söylüyorlar.  Oysa taze bir günün en parlak saatlerinde bile, sıcak suyun altında vücudunu ovalamak gücünü kendisinde bulamayanlara daha pratik bir öneri sunmalısınız. Ya da gelin ve bizi çitileyin. Derimiz kızarıp bozarana dek bir dere kenarında, akça pakça dürüst bir kaya üzerinde, dövün bizi. Bizi yıkayın, soğuk suya batırıp durulayın. Bir de buruşturup sıkın ve yine akça pakça dürüst bir kaya üzerinde, güneşe serin bizi. Şahsi tercihime gelince, bir ipe asılıp, yel vurdukça umarsız salınmayı da isterim ben. Şahsi tercih ve sıkıntılarla ilgilenmiyor musunuz? O halde gelin ve toplu halde çitileyin bizi, ey yüce biliciler Kaarina Kaikkonen

Gramofon Avrat'lar ve Pavyon Adamları

Resim
Sabahattin Ali hikayelerinde kadınlar, erkek dünyasının kapanmayan yarasına bir merhem gibi, umulmadık ellerden gelen bir merhamet gibidir. Anadolu’nun ne yapacağı bakışından, duruşundan, cigarayı tutuşundan belli olan erkeklerinin aksine kadınlar, öngörülemez zihinsel ve duygusal aktivitelerini her şartta koruyan dayanıklı varlıklardır. Son okuduğum Gramofon Avrat isimli hikayesinde de Anadolu’nun aslen herkese ayan ketum çehresinde dolaşan kadın ellerini takip etmiş Sabahattin Ali. öyküyü bu kitapta bulabilirsin Konya’nın köklü geleneği oturak alemlerinden bir kadını almış; silahların ve türlü soysuzlukların gölgesinde, onun saklanan yüzünü resmetmiş. Hikayeyi bitirdikten sonra bu kez Ankara pavyon kültürü üzerinde düşündüm. Uğurlarına tarlalar satılan, maaş yedirilen, altın bozdurulan kadınların adı sanı duyulmuş muydu sahi? Sadece “eğlenen” ve bu “eğlence”yi kendilerine sunan kadınları hafife alan bir erkek cemaati vardı sanki. Yakın zamanda karneleri iyi olan erkek öğrencile...

Saksıda Biberiye ve Limon Renkli Gündüzler Üzerine

Resim
Seni toprağa ekecektim. Böyle iyisin ama büyük de olsa bir saksının içinde kaldın. Tıpkı benim mutfakta duruşum, bir odadan öbürüne geçişim gibi dar alanda kısa paslaşmalar yapıyor, cılız kökler salıyorsun. Saksı toprağın sana yetmezken köküne komşu yaptığım küçük sukulentlerle yan yana yaşıyorsun. Köklerin bunun için mi, toprağının azlığından, bir saksıda oluşundan mı gürleşemedi, kestiremiyorum.  Etek uçları rüzgarda kelebekler gibi uçuşarak raks eden bir kadına benzettiğim minyatür çiçeklerini camdan sarkıtmalara doyamıyorsun. Oysa çok benzerlerini gördüm; toprağa sabitlenmiş, bodur bir ağaç kadar enginleşebilen benzerlerini. Bir tane bile çiçekleri yok üzerlerinde. Senin de meşgalen bu demekki. Yapraklarından vazgeçip mor çiçeklerle bezenmek. Renkli bir alışveriş. (büyük pencereyi açtım;  yaşlı babaannemin buruş buruş, ince kemikli narin ellerine can suyu niyetine abdest suyu döker gibi, suyunu usulca verdim.) Bakmaya doyulmayan mor çiçeklerin bazen titreşiyor gibiler. Anl...