Mineler

sağ arkada, mine

Bu benim çocukluk arkadaşım Mine. İki buçuk yaşımda gece evden çıkıp hemen bitişiğimizdeki evlerinin önünde, minik ellerimle dış kapıya vurarak ismiyle çağırdığım Mine. İlkokulun sonunda gerçekleşen taşınmamızdan dolayı Mine'yle görüşmelerimiz sekteye uğrasa da ortaokulun sonlarına kadar görüştük. Ben taşınmadan önce de onun alt ve üst sokaklarda başka arkadaşları vardı. Benim yoktu. O zamanlardan belliymiş neredeyse, yaşam boyu kaç arkadaş edinebileceğim. Bunu ne dram ne de övgü için söylemiş olamam bu sadece yaşamımın salt gerçeği. Minenin çok arkadaşı vardı, o giderdi, gelirdi, ben beklerdim. Sonra biraz daha büyüyüp lise çağına gelince yolumuz biraz farklı yönlere kaydı. O hızlı ve çevik ilk gençlik yıllarının ardından sakince sağa yanaştı ve temkinli adımlarla sağdan yürümeye devam etti. Ben hiç hızlı ve çevik olmadım ilk gençlik yıllarımda. Bir kez aşık oldum ama yalan yok. Hem de ne. Sonra lise bitti. Biterken ben de pek dikkatli gitmiyordum demek, sağdan gideceğim derken epey kazalar yaptım, başım gözüm kırıldı, yolun kendisinde ve bende sıyrılmalar oldu, kıvılcımlar çıktı, karanlık oldu. Biraz el yordamıyla, dünyalık bilgisiyle, doğaçlama da denir buna, sağa sola bakmadan, sürdürülebilir düz bir çizgiye vardım. Bundan sebep Mine biraz bozuldu, 'sen' dedi, 'biraz uzak gibisin'. Ben her zamanki tezcanlılığımla aksini iddia ettim, 'hayır ben seni görebiliyorum' dedim. Bu esnada sesim fazla çıkmış olacak, uzunca bir süre sustum. Haliyle pek fazla yan yana gelemedik. Ama ben Mine'yi görmeye devam ediyordum; gerek rüyama, gerek evlerine bitişikte yaşamaya devam eden büyükannemi ziyaretlerime, çağırdım onu. Sonra Mine evlendi, düğününe gittim. Eve yalnız döndüm, o günden sonra Mine kayboldu. Birkaç yıl kandil ve cuma mesajları göndermeye devam etti, sonra da sırra kadem bastı. Büyükanne ziyaretlerimde denk gelirsem annesine, 'Mine ne yapıyor ya, yatıya geliyor mu? Geldiğinde beni de çağırın' demekte ısrar ettim. Fakat burada belirtmeliyim ki birkaç yıl ben de hiç arayıp sormadım onu. Geldiğinde beni de çağırın demeyi kesmemin üzerinden de yıllar geçti. Yıllarca onu hiç düşünmedim? Ne oldu bilmiyorum otuzumu aştıktan sonra farklı suretlerle karşıma çıkmaya başladı Mine. Bir mesajla ulaşmak bu kadar kolayken beni engelleyen neydi? Yıllar geçti, yolların pek bir önemi kalmadı. Ha bugün ha yarın derken ona ulaşmayı erteledikçe her gün aklıma gelir oldu. Numarası hala kullanımda mı diye kontrol ettiğimde üç çocuğunun olduğunu gördüm. İlki gençliğine hazırlanan bir erkek çocuk, ikincisi oğlum yaşlarında, hatırladığım annesi gibi şen çehreli bir kız, diğeri de bir oğlan bebek. Mine'ye ulaştım. Ona bir fotoğraf gönderdim. İzlediğim dizinin başrol oyuncusu genç kızı her görüşümde hatırladığım Mine'yi görür gibi olduğumu, kendisine çok benzettiğimi, bu vesileyle ne zamandır aklımda olduğunu ama unuttuğum için kısmetin bugüne denk geldiğini falan söyledim. Hoşuna gitti bu hiç mürekkep değmemiş, kalbim kadar beyaz sayfa. Beyaz sayfanın üzerinde, kaldığımız yerden devam eder gibi olduk. Fotoğrafı iltifat kabul etti, hatırladığın kadar güzel değilim dedi. Çocuklardan sonra kilo aldım, yaşlandım. Araya birkaç kelime girdi. "Behiye teyze ölmüş çok üzüldüm." Behiye teyzen arkadaşına içine yeşil fasulye yemeği konulmuş ekmek verirdi, pek de güzel olurdu, ben de üzüldüm dedim içimden, ama ekmek arası yeşil fasulyesi pek güzel olduğu için değil, henüz bilmiyorsun. İçimden. Hem henüz annemi biriktirmeye başlamadım başka yüzlerde, henüz ölmedi tüm pencerelerde.


Bu benim çocukluk arkadaşım Mine, bunlar da mineler.






Not: Mine'yi öldürmedim ancak yazı sona erdirilmek için acele ederken, annemin yüzünü başka yüzlerde görmeyişimin sebebini onun ölümünü henüz kabullenmemiş olmamla ilişkilendirdim. Böyle bir bağlantı kurunca, biraz iç burkucu olsa da esasen en iyi çocukluk arkadaşlığımın ölmüş olduğu gerçeği gelip yanı başıma oturdu. (Birinden birinin ölümünü tercih etmiş, çocukluk arkadaşlığımı gözden çıkarmayı daha kolay bulmuş olabilir miyim, olabilir) Elimde bir tane çocuk mine fotoğrafı vardı. Yanına bir sürü mineler ekleyerek onu defalarca canlandırdım. Yine de biliyorum ki, annemin ölümüyle barıştığımda, onun resminin yanına eklediğim bir sürü anneler olmayacak. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemin bacakları

Bu Yaşta Hala Saklanarak Sigara İçiyorum

Köken aile ve başka şeyler (yalnızca iki kişiye)