Bir Bit Hikayesi
Tarih 1955 7 Nisan, günlerden Salı. Mort ailesinin (soyadları bu şekilde olduğu için ailenin külliyen tek soyadıyla anıldığını bilirsiniz) koskoca bir günü çocuklarının başında aniden farkettikleri bit yumurtalarını ayıklamakla geçti. Saç tellerine sımsıkı yapışmış, doğacakları ve kemirecekleri günü bekleyen çirkin asalaklar. Aman tanrım, bu çoçuk bunlarla ne zamandır yaşamak zorunda kalıyor? Aman tanrım bu zamana kadar neredeydim! Şaşılacak şey, derin bir üzüntü duyan anne Mort, bit yumurtalarını parmaklarının arasında sıkıştırdığında yalnızca kendisinin duyduğu çıt sesini işitmekten de keyif alıyor gibiydi. Uyanık çocuk Mort, hiç olmadığı kadar usluca annesinin dizinde yatıp, yumurtaların imha edilişini kendi zihninde başka biçimlere sokup çıkartarak oyalanadururken aniden doğruldu ve muzip bir şekilde sence de keyifli değil mi saç ayıklamak ha anne, dedi. Annesi için pek keyifli olduğu aşikardı ancak; uslu durması ve kımıldayıp kaçmaması için, arada çocuğun kafasında minik soru işaretleri halinde dolaşacak dozda endişe üretmesi gerekiyordu. Her neyse. Küçük Mort (kendisine küçük Mort denilmesinden hiç hoşlanmayan Mort ailesinin en küçük ferdi olan küçük Morth) önce uzun saçlarının uçlarına yakın kısımlarında görünen yumurtaların toplu soykırımı için traş edildi, ardından kafa derisi birkaç defa sabunla yıkanarak, tahriş oluşumundan az önceki evrede bırakılacak şekilde sertçe ovuşturuldu. Anne Mort biraz hafiflemiş hissediyordu fakat saçlarla birlikte çöpe gönderilen yumurtaların henüz kendisine bit dahi denilemeyen vasıfsız hayaletleri tarafından ısırılıyordu sanki. Kafası da kaşınıyor gibiydi ancak buna pek fazla yoğunlaşmak istemedi ve minik Mort'u ( yani kendisine bu şekilde hitap edilmesinden hiç hoşlanmayacak olan küçük Mort) dizine yatırdı. Tatlı sert denilen bir üslup takınarak ( ebeveynlerin yapmak istedikleri ve çoğunlukla batırdıkları, esasen ne dedikleri asla anlaşılmasın istiyormuşcasına kıvrandıkları o gelgitli tuhaf halleri işte) siz nasıl benim oğlumun kafasının etini kemirirsiniz
K. Mort ( artık kısaltarak yazmakta bir mahsur yok)
- neee eti mii?
Bayan Mort devamında telaşla: 'aman şeyy, kanını emersiniz; siz nasıl benim oğluçumun canını yakarsınız bakıyım hı, gel bakalım şu taraftan başlayalım hiç kalmış mı o pis yapışkan zararlılardan. Uslu ve hiç olmadığı kadar tatlı görünen çocuk Mort, bilgece bir uyumla annesinin merakına boyun eğerken, kadın çocuğun alnına yakın saç tutamının içinde, aniden kımıldayan bir şey gördü! Bu dokuz bacaklı, itici görünümlü, şimdiden bir santimi çoktan geçmiş olan canavar; her saç telinde izini aradığı o çirkin canavar, saçlar kesilip kafa derisi ovuşturulunca sersemlemiş olacak, sonunda eline geçmişti! Kadın farkına varamadığı bir hazla, çığlıktan çok homurtuya benzeyen tuhaf sesler çıkarmaya başladı. Bir yandan zaferini çocuğa da kabul ettirmek istercesine abartılı sevinç gösteriyor öte yandan o can sıkıcı bacaklıya dokunmaya tereddüt ediyordu. Sonunda çocuğa kımıldamaması talimatını verdi, bir kağıt peçete bulup gelerek canlıyı sıcak yerinden etti. Çocuk da sevinçliydi şimdi. Büyük bir tehlikeden kurtarılmıştı ne de olsa. Annesinin gücünü de takdir etmiştir belki kim bilir. İki parmak ve bir peçete içinde sıkıştırılan bitin baş kısmını görmesine müsaade etti annesi. Parmaklarını hafifçe gevşetti. Yaşam arzusu kendisinkinden çok olan bu canlının kımıldayıp çıkmak isteyen bacaklarını sıktı sıktı; sonunda bu şekilde ölmeyeceğine karar vererek üstüne taşla vurdu ve onu düzledi. İşte şimdi tam bir ölü dedi. Zararsız. " Tanrım çok şükür, çocuğun hayatındaki tek asalak benim artık"
Bayan Mort bu zaferiyle biraz olsun rahatladı mı, bilinmiyor.
K. Mort ( artık kısaltarak yazmakta bir mahsur yok)
- neee eti mii?
Bayan Mort devamında telaşla: 'aman şeyy, kanını emersiniz; siz nasıl benim oğluçumun canını yakarsınız bakıyım hı, gel bakalım şu taraftan başlayalım hiç kalmış mı o pis yapışkan zararlılardan. Uslu ve hiç olmadığı kadar tatlı görünen çocuk Mort, bilgece bir uyumla annesinin merakına boyun eğerken, kadın çocuğun alnına yakın saç tutamının içinde, aniden kımıldayan bir şey gördü! Bu dokuz bacaklı, itici görünümlü, şimdiden bir santimi çoktan geçmiş olan canavar; her saç telinde izini aradığı o çirkin canavar, saçlar kesilip kafa derisi ovuşturulunca sersemlemiş olacak, sonunda eline geçmişti! Kadın farkına varamadığı bir hazla, çığlıktan çok homurtuya benzeyen tuhaf sesler çıkarmaya başladı. Bir yandan zaferini çocuğa da kabul ettirmek istercesine abartılı sevinç gösteriyor öte yandan o can sıkıcı bacaklıya dokunmaya tereddüt ediyordu. Sonunda çocuğa kımıldamaması talimatını verdi, bir kağıt peçete bulup gelerek canlıyı sıcak yerinden etti. Çocuk da sevinçliydi şimdi. Büyük bir tehlikeden kurtarılmıştı ne de olsa. Annesinin gücünü de takdir etmiştir belki kim bilir. İki parmak ve bir peçete içinde sıkıştırılan bitin baş kısmını görmesine müsaade etti annesi. Parmaklarını hafifçe gevşetti. Yaşam arzusu kendisinkinden çok olan bu canlının kımıldayıp çıkmak isteyen bacaklarını sıktı sıktı; sonunda bu şekilde ölmeyeceğine karar vererek üstüne taşla vurdu ve onu düzledi. İşte şimdi tam bir ölü dedi. Zararsız. " Tanrım çok şükür, çocuğun hayatındaki tek asalak benim artık"
Bayan Mort bu zaferiyle biraz olsun rahatladı mı, bilinmiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder