Bir Ah'ın Muhteviyatı
İç titreten bu soğuğa ağıtken evlerin yüzü
kararıp çirkinleşen çok dilli yaratıklara dönüşmüş.
İnce hastalığa tutulmuş yorgun pencereler,
damar damar uzayıp koca bir damla gözyaşında birleşen karanlık keder havuzları,
oyulan göz boşlukları,
koca, dipsiz, yırtıcı boşluklar
Küflü betonun üzerinden akan, duran, donup kalan, kirli,
eğri büğrü şekillerin umudunu kesmiş boyası acziyete benzer bir manaya gelmiyor mu?
Küçük canlı bir çocuğun kaşığa uzanan boynunda kıvrım kıvrım insan,
ağzından içeri et dolduran insan kımıltısı, Çatırdayan çene kemikleri, eğilmiş beli aynı manaya gelmiyor mu?
Köpürerek kabaran öfkesi
Çamurlu yanağında yol çizen tuz aynı manada.
Bu kış ölmeyecek eski evlerin yüzü.
Kolay çözülemeyecek problemler gibi
havada asılı kalmış ruhların, yere çakılı kalmış ruhların
Ve arafta salınan ruhların,
her birinin ağıdına yeminli çiy taneleriyle
yarına biraz daha buğulanmış, biraz daha kararmış, biraz daha çürümüş çıkacak.
Oysa bir boyun ne zaman yana düşer?
öfkesi ve arzusu ne zaman söner kişinin?
Bu bir elma bu da bir arızadır deyişleri,
şu gönlümün alavları, şu başımın dumanı, görüşlerim, heyecanım, ahlarım figanlarım
Mecalim, yaramaz işlerim, yaram, hasretim
İnce boyunların sonsuz deyişleri nerede biter?
bilinmezliktir dolup taşan yırtıcı boşluklara.
'Bu ahın muhteviyatı faniliktir, faniliktir.'
Yorumlar
Yorum Gönder