Ucuzluk pazarında soğuk
![Resim](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkGHKBugOZF1jeQf-VcKD0x77eowo96rONdRrTiO8O3w8ezokaNgMNhpq-UAuoxsxresxOLKhY39QKhoYXuH7vxX8vjbNlh13RV8qYJNDIi9Qe2f-UwLXKBLgqrLRJ10IxTfqIa3zwX6qd/w266-h400/125964824_10158679034916390_7872491707997206911_n.jpg)
Çıktı bir genç kız daha kaçarak baba evinden/ Alın terini sakladığı kitabın arasında unutup/ Şimdiden geçmişe karışmış giriş kata bir daha bakmadan çıktı. Ağzında dünlerin acı tadı, yanık kokusu/ güleç bir çocuğun atak neşesi, önünde /Yirmili yaşların başı, evlilik düşünmeyen? “Ben aslında başka bir şehre gidip dönmeyecektim –olmadı-“ Kabullenilmiş kaderin sarhoş eden tütsüsü/ sesine boğaz dolusu izmaritler tıkamış,/ Bir oda kiralayacak parası da varken üstelik,/ Sıkıştırılmış fakir kızların amerikası kocaya kaçmaktır. Soğuk akşamüstleri ucuzluk pazarına/ hızlıca girip çıkanlar bu kızlardır. El alem telaşıyla ayaküstü beslenen aile gün aşırı kabız/ Çoklu kardeşlik terörü/ öfkeli sallanan parmak sayısız,/ esaslı gözden çıkarılmışlar bu kızlardır. Koca/ Şemsiye/ Çatı/ Kabarık omuz. ey koca özgürlük/ içinde tek başına dolaşabildiğin dört duvarlı özgürlük/ şansına sevmeli geçiş bileti,/ kaçılan erkeğin kasık tepesi kadar özgürlük. Sırat köprüsü kadar özgürlük, göze alınmış. Babaları pişman...