![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijYzbVh9FGmKbHzrs5QE3XVIe8WGWbgzv4jWZfCIzkn6-K52esv82Ya3j1GQq0cEzxnw1yHPYvQgyt_ZW39XjhYkNZYlcQ-284F-dicBZ0shLBPWZnuLJ0qMEkqhUjMkdZ45pepchyYibT/s16000/IMG_20201109_223312.jpg)
Hep pencereler arkasından baktım. Yaşamımı çözümlemeye çalışmıyorum. Olan buydu. Pencerelerin arkasından bakmak zorunda kalan kadındım ben. Sevgi yıllar boyu süren zorluklar karşısında neye dönüşüyor, görme fırsatım oldu. Buna inanmam çok güç. Sevginin, o yüceler yücesi duygunun, fayda elde etmek gibi bir rüşvetle yola devam ettiğine; her hangi bir sebeple rüşveti kesildiğinde kolayca yolda bırakabileceğine inanıyorum ben artık. Nasıl da pamuk ipliğine bağlı her şey. Oğullarımdan biri beni çoktan terk etti. Çoktan dedimse yirmi yıl. Kırılgan ağaç dallarından bile daha cansız bacaklarıma bakarak annelik yapamayacağıma hükmetmiş olacak, henüz yaşarken yok sayarak gömdü beni. Kendi hesabında küskünlükmüş güya, tanrım ne büyük yargılama! Ne çetin bir karar, bunu nasıl yüklenebildiğini hiç anlayamayacağım. Oysa süt veren meme ucunu bile "daha çok, daha çok" diye ısırabilen bir varlıktan koşulsuz sevgi dolu bir bakış alabileceğini ummak, ancak bir annenin ahmaklık hanesine yazılacak basit ve gündelik hatalardan olabilirdi. Her gün bekledim. Annelerin kokuları içlerine çekmek gibi huyları vardır. Yaşam sevinci tazeleyen kokular çocukların kokularıdır. Bilhassa boyunlar, çocuk boyunlarının kokusu, bizi olduğumuz yere sabitleyen ve buna memnuniyetle katlanma gücü veren yaşam düğümleri gibi kokladıkça güçlenir, kenetlenir düğümleri annelerin. Varsın koklamayayım dedim. Bir pencerenin arkasına düşmeden tutunabilmişsem eğer, hep buradan baktım hayata, bazen oğlumun uzaklaşan ayaklarına, sırtından görünüşüne, bazen çapraz balkonda yalnız oturan Nermin teyzeye. Yine de gülümseyebildiğimi biliyor musun? Nermin teyzeyi her gördüğümde, ki o benden çok yaşlıdır 'teyze' derim. Gözleri kan çanağı gibidir, torbalanmıştır. Onu her gördüğümde neşeli bir çehreyle el sallardım, çok şükür bu günlerimize derdim. Arkamdan o da ağlayacak. Kaç gün oldu dut ağacının dalları arasından bakışlarımı ona uzatmayalı?
Yorumlar
Yorum Gönder