Ucuzluk pazarında soğuk
Çıktı bir genç kız daha kaçarak baba evinden/ Alın terini sakladığı kitabın arasında unutup/ Şimdiden geçmişe karışmış giriş kata bir daha bakmadan çıktı.
Ağzında dünlerin acı tadı, yanık kokusu/ güleç bir çocuğun atak neşesi, önünde /Yirmili yaşların başı, evlilik düşünmeyen? “Ben aslında başka bir şehre gidip dönmeyecektim –olmadı-“
Kabullenilmiş kaderin sarhoş eden tütsüsü/ sesine boğaz dolusu izmaritler tıkamış,/ Bir oda kiralayacak parası da varken üstelik,/ Sıkıştırılmış fakir kızların amerikası kocaya kaçmaktır.
Soğuk akşamüstleri ucuzluk pazarına/ hızlıca girip çıkanlar bu kızlardır.
El alem telaşıyla ayaküstü beslenen aile gün aşırı kabız/ Çoklu kardeşlik terörü/ öfkeli sallanan parmak sayısız,/ esaslı gözden çıkarılmışlar bu kızlardır.
Koca/ Şemsiye/ Çatı/ Kabarık omuz.
ey koca özgürlük/ içinde tek başına dolaşabildiğin dört duvarlı özgürlük/ şansına sevmeli geçiş bileti,/ kaçılan erkeğin kasık tepesi kadar özgürlük.
Sırat köprüsü kadar özgürlük,
göze alınmış.
Babaları pişmanlığın dedesi/ Anneleri suçluluğun annanesi olacak/ -Normal-yollarla o nikah masasına asla oturmayacak/ gerekirse koca evini de yakıp çıkacak düzen bozucular onlardır.
Ellerini çıkarıp masanın üzerine bırakan/ Ayaklarını pencere önlerine, karınlarını yatak odalarına/ kafalarını bir bebeğe, kocaya, tencerelere/ Bir yanlarını geri dönememeye, dönmemeye/ Bir yanları alışmaya alışmamaya, yeni fikirlere
Ev içi taksim edilmiş kızlar o kızlardır.
Vaktinden evvel kalkan hız treninin kaçak yolcuları/ dayatılmış var oluşlarınız haritanın neresinde şimdi, bilelim/
Yarın ikindileyin müsaitseniz çaya gelmeyelim.
Yorumlar
Yorum Gönder