Çocuk Edebiyatı: Çukur Kanepe Arkadaşlıktan Sıcak mıdır?

 



Josef, hep aynı yerde uyanıp, aynı şeyleri yapmaktan hoşnut bir kedi. Kanepenin hep aynı yerini çukurlaştırmaktan, günlük rutinlerini tekrarlamaktan, aynı yerde kaşınmaktan, yemek yemekten, aynı şeyleri izlemekten, sınırlarını net çizdiği tek kişilik dünyasında yaşamaktan hoşnut görünüyor. Onu tek yoran şey ise dünyanın öbür ucundaki tuvalete her gün gitmek zorunda olması? Mecbur kalmasa ah, tuvalet için bile dışarı çıkmayacak. Tembeller ve kendi dünyaların alışıldık sınırları içerisinde kalmakta huzur bulan rutin severler için de böyle değil mi? Bakkala gitmek bile onlar için dünyanın öbür ucuna gitmek gibidir. Eve gelince derin bir oh çekerler. Rutin aktiviteler, biraz kişisel bakım, biraz sırt üstü yatma, biraz yan üstü yatma, yeme içme, biraz kitap okumak ve uyumak: Böylece kimseye vakit kalmaz. Bütün bunlar olup biterken bir arkadaşa ihtiyacın olmadığını düşünebilirsin. Wilhelm Schimid, “Birisinin insan sever mi yoksa insandan ürker mi olduğu, kısmen doğal yatkınlığa bağlıdır, kısmen çevrenin onun üzerindeki etkisine, kısmen de yaptığı bireysel tercihe bağlıdır.” der. Neden hayvanlar dünyası için de geçerli olmasın? Tembel kedi Josef hangi sebeple tek başına bilmiyoruz. Adına bakıp kolayca tembellikten diyebiliriz. Ama söylediğim gibi, bu fazla kolay olur. Ayrıca alışkanlıklarını da çok seven kedi Josep, kanepesinde yaşayabileceği aktivitelerdeki herhangi bir aksaklıktan ya da değişiklikten hiç hoşlanmıyor. Sanırım biraz da kendini beğenmiş. (Arkadaşsız olmayı göze alanlar biraz kendini beğenmiş olmak durumundadır.)  Belki de öyle görünüyordur? Bu durumda arkadaş canlısı olmadığı kesin. Acaba korkuyor olabilir mi? Düşünelim…

Bazen huzur dolu bir kanepede de rahat ve tek başına yatılamayacak zamanlar olur. Hele sizi ısıran bir pireniz varsa, durum kesinlikle katlanılmaz bir boyuta ulaşmış demektir. Şişman adamımız da işte böyle bir sorunla karşı karşıya. Neyse ki televizyon eğitimleri sayesinde ne yapması gerektiğini biliyor. Josef bu beladan ancak piresine yeni bir ev sahibi bularak kurtulabilir. Adamımız artık halka karışmak zorunda. Bazen futbol antrenörü, bazen kuaför, bazen şan dersi hocası, sinek avcısı; türlü türlü meslekleri icra ederek piresine yuva arayan Josef’i bir görseniz! Amacının sadece pireden kurtulabilecek yeni bir vücut bulmak olduğuna kendisini böylesine inandırmış bir kedi, nasıl olur, bir de üstüne arkadaşlarla oynadığı oyunlardan öyle keyif alıyor ki! Adamımız yeni sokak maceralarından fazlasıyla hoşnut olduğunu kendisine bile çaktırmadan oyuna, şey pardon, piresine yeni bir yuva bulma çalışmalarına devam ediyor. Komşu köpek Rudi, hintdomuzu, inek, kedileri çok seven tatlı mı tatlı bir kız çocuğu ve son olarak neredeyse amacını unutturacak dişi bir kedi. Şakacıktan büründüğü roller, ve bu rollerin muhatabı arkadaşlar: Aman Allahım! Ne renkli bir dünya! Ne gerçek, ne hareketli!  Durmadan dönüp duran capcanlı bir dünya! Adamımız tembel Josef, evin dışında geçirdiği koca bir günün sonunda, bonus olarak piresinden de kurtuluyor. Eve varıp, mutlu mesut çukur kanepesine kuruluyor ama o da ne! Artık kanepesi eskisi kadar rahat değil. Derhal bir pireye ihtiyacı var. Hem de hemen.

Franziska Biermann Kimdir?


Franziska, 99 yılından beri çocuk kitapları yazıp resimleyen, Almanya’da oldukça tanınmış bir yazar ve illüstratördür. Türkçeye çevrilmiş kitaplarından Tembel Kedi Josef, Kitapsever Bay Tilki ve Bay Tilki ve Kırmızı İp Hep Kitap etiketiyle, Korkunç Hayaletli Şeyler ise Nemesis Çocuk etiketiyle yayımlanmış. Tilkilere apayrı bir sevgisi olan Franziska Biermann’ın Jacky Marrone isimli bir de tv karakteri var.

Franziska Biermann’ın yazdığı ve nefis çizimleriyle tamamladığı Tembel Kedi Josef kitabı ise, bir pire ısırığı sayesinde sosyal yaşama dahil olan kedi Josef’in maceralarını, sayfa seslerine muzip kıkırtıların eşlik edeceği bir oyuna dönüştürüyor. Oyunun sonunda Josef arkadaşlarıyla, okuyucu da Josef’in arkadaşlığıyla mutlu oluyor. Her yaştan çocuk ve daima çocuk kalmak isteyenler için dostluk-arkadaşlık ekseninde bir kadir kıymet bilme kitabı.

 

Schimid’den bir alıntıyla bitirelim:

“Mutluluk, arkadaşın dışarıdan bana yönelmiş bakışıdır. Beni nasıl gördüğünü bütün içtenliğiyle dile getirir ve bu bakış bana damgasını vurur, böylece ben de kendime dışarıdan bakabiliyor olurum. O bakış olmadan iç algılarımın ve düşüncelerimin çemberi içinde katılaşmanın ayartısına kapılabilirim. Hayırhah fakat uyanık dikkatiyle, kendi benliğimin asli noktalarını korumama, böylece iç tutarlılığımı ve kendime ilişkin anlam duygumu muhafaza etmeme yardımcı olur. Kendi başıma kalsam, önemsediğim değerleri ve hedefleri gözden kaybedebilir veya bizzat seçtiğim ilkeleri hayata geçirmeyi ihmal edebilirim. Arkadaşın gözünün üzerimde olduğunu hissetmek, bu yönde çaba göstermeyi sürdürmek için yeterince güçlü bir motivasyondur.” (Arkadaşlıktaki Saadete Dair, İletişim Yay.)

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemin bacakları

Bu Yaşta Hala Saklanarak Sigara İçiyorum

Köken aile ve başka şeyler (yalnızca iki kişiye)